Atina Gezi Rehberi & Yunan Adaları

Enerjisi ve zarafetiyle Atina, tarihi dönüşümün başlıca bir karışımı. Yunanistan’ın bu gözde şehrinde, hep birlikte modern medeniyete kürek çekiyoruz.

Lüks oteller, pansiyonlar, şık  restoranlar, geleneksel tavernalar, zarif barlar, muhteşem müzeler, eşsiz arkeolojik alanlar, açık hava sinemaları, yeraltı tiyatroları… Klasik ile modernliği birleştiren bir şehirde mükemmel bir manzara oluşturuyor. Atina, gidip gitmemek arasında bırakan fakat gittikten sonra da ‘’iyi ki’’ dedirten bir şehir. Ülkenin kriz kriz diye yanıp tutuştuğuna bakmayın, şehirdeki herkes halinden gayet memnun gözüküyor. Ülkenin cebini Yunandan çok düşünüyoruz. Onlar bizi düşünmüyor; Partenon’a giriş 20 euro!

Metro Kullanın, Tasarruf Edin

Atina seyahati benim için bambaşka bir uçuş deneyimi oldu. Otobüs kılıklı pervaneli bir uçakla gittim. Anlayacağınız hava üf dese sallandık. Havaalanı oldukça küçük, bavul alımı ve pasaport kontrolü vaktinizi çalmıyor. Konaklama için ise otelinden hosteline, airbnb’den couch surfing’ine kadar türlü türlü seçeneğimiz var. Konaklayacağım eve giderken benim tercihim taksiden yana oldu; merkeze olan mesafe biraz uzak olduğu için şehir merkezine gidiş taksiyle 50 euro tutuyor. Taksinin ne kadar gereksiz bir masraf olduğunu, dönüşte metro kullanınca anladım. Akşam vardığım için ‘’gece gece kim ev arayacak’’ üşengeçliğim yüzünden 40 euro zarardayım. Atina metrosuyla yaklaşık 1 saate havaalanının önüne kadar geliyorsunuz, hem de 10 euroya. Sintagma meydanından mavi hat ile havaalanına tek seferde ulaşabilirsiniz.  Kötü yapılmış bir binadaki terminal hemen karşısınız duruyor. Tercih sizin. 

Hangi Mevsim Gidilmeli?

Atina’ya yapacağınız geziyi hazırlarken “hangi ayda gitmeliyim?” diye soruyorsunuzdur; yazın güneşin altında demlenip Bolivar Beach’te muhteşem frappeni içmek varken neden kışın gidesin?  Eğer yazın Atina’yı ziyaret ederseniz, sıcak günler ve akşamlar için hazırlandığınızdan emin olun.  Tipik bir şehir yürüyüşü için hafif olmaya özen gösterin. Atina’da, genel olarak “olduğun gibi gel” giyim anlayışı dışında, insanlar olaya bağlı olarak giyinmekten zevk alırlar. Oldukça şık gidebileceğiniz balık restoranları gibi, salaş kıyafetlerinizle uğrayabileceğiniz birçok alternatif de mevcut. 

Atina Top 10 Gezi Listem

Atina’da nereleri görmeyi kaçırmamanız gerektiğini düşündüğüm bir top 10 listesi hazırladım. Herkesin Top-10’u olmayabilirler tabii ama listeye bir ‘Atina klasiği’ de diyebilirsiniz.

Evet, eski dünyanın mucizelerinden birini görmek için milyonlarca insanın şehre gelmesini anlıyorum ama 20 euroluk giriş ücretini görünce çıldırdım.  Partenon’a öğrenci girişi 20, tam bilet 30 euro. ‘’İçeride açık büfe kahvaltı veriyorlar herhalde’’ diye düşünmedim değil. Müthiş bir sistem ve stratejiyle krizdeki yokluğu gelen turistle kapatıyorlar. ‘Nasıl olsa Partenon’a geleceksiniz!’ der misali o parayı ödetiyorlar. Mimarinin güzelliği kadar kendisine ulaşmak ayrı bir meşakkatli.  Neyse ki Partenon’a ulaşınca bütün stresi unutuyorsunuz; muhteşem bir eser, muhteşem bir tarih.  Dünyanın en gelişmiş uygarlığı tarafından inşa edilen bu devasa eserin nasıl yapıldığını hala bilemiyoruz. Tapınaktaki Athena heykeli, fildişi, gümüş ve altından yapılmış ancak bu değerli heykel tapınaktan çalınarak daha sonrasında da parçalanmış.  Athena’yı çalmışlar!? Görüyorsunuz; şehirdeki güvenlik hat safhada. 

Erektheion Tapınağı

Akropolisi’nin kuzey kısmında yer alan Erektheion beni en az Partenon kadar etkiledi diyebilirim. Tapınağın en önemli özelliği, güney cephesinde yer alan ve “Karyatidler” olarak bilinen 6 kadın heykeli şeklindeki sütunlar. 

Akropolis’e çıkan yol güzergâhı boyunca birçok eserle karşılaşacaksınız; Yunan tarzı beyaz evler, antik tiyatrolar ve dağın eteğindeki Plaka caddesi bunlardan sadece birkaçı. Atina’da Plaka, Psiri ve çevresinde çok sayıda restoran bulunuyor. Giderseniz, iyi bir restoranın nasıl görünmesi gerektiğini anlayacaksınız. Hoş restoranları dışında pek de görülmeye değer ekstrem bir şey yok; bildiğimiz cadde.

Lycabettus Dağı

Belki Atina’nın merkezinden yükselen bu yeşil dağa bir bakış attığınızda içinizden kendinize “sanırım orada önemli bir şey yok…” diyeceksiniz ama orada önemli bir şey var; harika bir manzara! Ayrıca tırmanmaya gerek yok. Sizi neredeyse zirveye çıkaracak garip bir seyir treni var. 

Agora-Atina Pazarı

Yurt dışı seyahatlerimizin en büyük sorunu olan ‘yemek’ konusunu çözebileceğimiz bir yere geldik sonunda. En azından makarna ve cips dışında bir şeyler bulabildik. Atina Merkez Pazarı başta olmak üzere tüm restoranlar damak tadınıza çok uzak olmayan bir mönü sunuyor. Et, balık, sebze… daha ne olsun. 

Bolivar Plajı

Yunanistan’da yaz tatili adalardan ibaret değil. Atina’da hem tatil yapabileceğiniz plajlar, hem de muhteşem bir tarih gezisi için bolca malzeme var. Adalarda sıkışıp kalmaya gerek yok. Merkezden 40 dakika uzaklıktaki 4n caddesinde bulunan Bolivar plajı ezberi bozuyor. Palmiye ağaçları altında güneşlenip, egzotik bir mimariyle tasarlanan kafelerinde frappenizi içiyorsunuz. Denizin içerisindeki oyun parkuru, plajında voleybol, basketbol gibi aktivite alanlarıyla sıkılmaya vaktiniz yok. Yan taraflarında da Bolivar’ın gölgesinde kalan diğer plajlar var. Bu güzel plaja giriş ücreti 15 euro.

Mikrolimano-Pire Limanı

Pire Limanı benim için top 10 listesini hak ediyor. Mikrolimano bölgesindeki sahil koridorunda birbirinden güzel şarap evleri, birbirinden orijinal konseptlerde tavernalar var. Caddenin diğer tarafı ise biraz daha hareketseverler için. Güzel bir manzaraya karşı sofranıza Yunan mutfağını davet edin. Masaya gelecek tabaklara dikkat edin; greek salad diye yutturdukları çoban salatası, caciki, revani, kalamari, patlıcan salatası… hepsi tanıdık. Hangi restorana, hangi mekana giderseniz gidin, sabahları frappeyle güne başlayıp akşamları ouzoyla sonlandırdığınızda zaten kendinizi çok iyi hissedeceksiniz.

Monastiraki Caddesi’nde Bir Cami

Eminönü Pazarı’na hoş geldiniz; Namı diğer Monastiraki. Evet evet, bildiğimiz Eminönü. Herhalde tek fark Atina şubesi olması. Seyyar manavlar, iple tavandan ayakkabı sarkıtan dükkânlar, balıkçılar, cami… Burada bir es verelim ve Monastraki caddesinin tam ortasında duran, Akropolis’i gölgede bırakan Osmanlı eseri Dizdarağa Camii’nden bahsedelim. Her ne kadar Yunan’ı çıldırtıp minareleri sökülmüş olsa da, görkemine ve tarihine diyecek yok. 

Ara sokaklara doğru ilerlediğimizde sıra sıra dizilmiş tavernalar göreceksiniz. Burada meşhur ouzo sofralarını bulacaksınız. Benim favorim EYXAPI£ adındaki taverna oldu. Canlı müzik eşliğindeki küçük masalarında büyük muhabbetler ettiriyor. Güler yüz ve dolu porsiyonlarıyla hem karnımızı, hem de gönlümüzü doyurdular. Tabii bu kötü bir yemek sipariş etme riskinin olmadığı anlamına gelmez, her yerde başınıza gelebilir.  Yemeğin üzerine şöyle kaymaklı bir dondurma iyi gider diye düşünüyorum; kafanı çevirdiğin her yerde bir tatlıcı var. Seç, beğen, al… Belki baklava?

Meşhur Zeus Tapınağı

Yunan topraklarının en büyük tapınağı, Zeus Olympias Tapınağı’ndayız.  Tapınakların anası olarak adlandırılabilecek bu yapı, günümüze kadar özelliklerinin çoğunu kaybetmiş olmasına rağmen hâlâ oldukça görkemli gözüküyor. 104 sütundan sadece 15 tanesinin ayakta kaldığı bu sütunları görmek için içeriye girmeyin. Etrafı demir parmaklıklarla çerçevelenen tapınağın olduğu tarafa geçmek için miyop olmadığınız sürece euro israfı yapmaya gerek yok. Dışından da çok net görebiliyorsunuz. 

Parlamento Binası

Atina Devlet Binası’nın önünde askerlerin nöbet değişim törenini izleyeyim derken kendimi bir grevin ortasında buldum. Yunanistan’da grev yapmak artık hobi haline gelmiş. Yunanlı sıkıldıkça Devlet Binası’na gidiyor. Aslına bakarsanız ülke müthiş bir krizin eşiğinde falan da değil. Fiyatlar orta dereceli, ne kafelerde ne de mağazalarda sizi mutlu edecek bir ucuzluk yok maalesef. Turizmden güzel gelir elde ediyor. ‘Kriz’ algısı turisti şehre çekse de, turistin hali bir çare; Hatırlatayım Partenon’a giriş 30 euro… 

Anafiotika Evleri

Anafiotika denilen mahalle, Yunan adalarının mimarisiyle bezeli taşlar, düz çatılar, parlak boyalı panjurlar ve kapılar ile beyaz kübik evlerle dolu.  Plaka bölgesinden yukarı doğru çıkarken bir ada köyünde olma duygusunu hissediyorsunuz. Tembel kedilerin olta attığı dar geçitler genellikle ölü uç teraslarda son bulur. Bugün Anafiotika’da sadece birkaç ev kaldı ama bu mahalle kuşkusuz Plaka’nın arkeolojik hazinelerinden biri. 

Ve Yunan Adaları!

Santoron, Mikonos, Girit, Rodos, Korfu… Bu adalar en popüler Yunan adalarından sadece birkaçı. Benim tercihim başkent Atina’ya gidip Yunan kültürünü yudum yudum tatmak oldu ama sizi tutan yok. Şehirden kalkan feribot ve uçaklarla dilediğiniz bir ada hizmetinizde. İki gün boyunca sağanak yağınca haliyle gidemedik ama olsun, komşu kapıda. Kristal parlaklığında denizi ve beyaz kumları ile cennetten düşme plajları; antik çağlarda tanıklık etmiş jeolojik, arkeolojik ve kültürel eserleri ve Eda Taşpınar’ın ayak basmadığı yer bırakmadığı yerleriyle ünlü adaları mutlaka ziyaret edin. 

Başkent Ankara’da Gezilecek Yerler

Cumhuriyet’in kurulduğu bu toprakların geçmişini hayat et; çevrende gördüğün her binanın bir ağırlığı var; ismi, cismi, bir hatırası…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like