Budapeşte’nin En İyi Restoranı: New York Palace

Mermer sütunlar, ışıltılı avizeler, çarpıcı freskler ve yaldızlı detaylarla neo-rönesans tarzında inşa edilen New York Palace, Budapeşte’de sizi başka bir döneme taşıyor. 

Güzelliğinin ötesinde, Budapeşte’de eşsiz bir atmosfer sunan New York kafesini ziyaret etmek, hayatta en az bir kez yaşanması gereken bir deneyim.

Bu otantik atmosferi anlamak için 1870’lere geri dönmemiz gerekecek. New York Cafe, birçok siyasi sistem ve tarihi dönüm noktası yaşamış. O dönem Max Aufricht’in, cebinde birkaç gümüşlük ve yüreğinde büyük hırslarla Budapeşte’ye geldiği zamanlardı. İşte her şey böyle başladı. Aufricht, elinden ve kesesinden gelenin en iyisini yapmakla kalmadı; Macar mutfağını özel mönülerine taşıdı.

Döneminin En Favori Kahve Eviydi

Kahve kültürü, Macar tadı ile iç içe geçtiği dönemlerde Budapeşte’yi ele geçirdi. 19’uncu yüzyılda, başkentin etrafına yayılmış 500 kahve evi vardı. New York Cafe de en güzel ve en sevilen kahve eviydi. Özellikle, dönemin yazarları ve editörleri arasında popüler bir yerdi.

Kafe, II. Dünya Savaşı’ndan sonra ağır bir hasar almış olsa da bugün, küllerinden yeniden doğmuş bir şekilde hizmet vermeye devam ediyor. Yüzme havuzu, sauna, buhar odası gibi tesislerin yanında, tarihi odalarında konaklayacağın tasarım harikalarını görmelisin…

Günümüzde otel olarak hizmet veren New York Sarayı kuşkusuz şehrin en göz alıcı müze restoranlarından birine sahip. New York Cafe’de, kendinizi bir dönem filminde hissediyorsunuz. 24 saat hizmet veren kafenin bir hikayesine göre sahibi, ”Bu kafe asla kapanmayacak” diyerek anahtarını Tuna Nehri’ne atmış.

İtalyan barok tarzının hâkim olduğu binada, ana cephe eşsiz heykellerle süslü. Şapeller, avizeler, ışıklandırmalar neler neler… Bir kahveyi çok görme, bu güzel Macar kentine. Yenilikçi lezzetler, Şef Andráss Wolf’un eserlerinden geçer.

Bu deneyimde; avizeler, beyaz masa örtüleri ve inanılmaz arkadaş canlısı bir ortam var. Sizinle tek tek özel olarak ilgileniyor ve aldığınız hizmete kesinlikle değiyor.

650 Konuk Ağırlanabiliyor

New York Cafe’de yapılacak bir yemek daveti, ortalama bir günü mükemmel bir kutlamaya dönüştürüyor.

İç mimar Iosa Ghini tarafından tasarlanan New York Palace’ın modern konferans merkezi, ayrı bir girişe sahip ve bağlantılı odalarda 650 konuk ağırlayabiliyor. Ana salonun, 50 kişiye kadar ilave iki etkinlik alanı açılabilen 550 kişilik kapasitesi var. Salonda her ayrıntı düşünülmüş; misafirlerin dudağını uçuklatabilirsin.

Özel Davet Alanları…

Otelden doğrudan erişime sahip restoran aynı zamanda en son teknolojiye sahip ilave bir konferans alanı, birbirine bağlı dört odasında 225 kişiye kadar ağırlayabiliyor. Ana salon 80-100 kişilik kapasiteye sahip. Bunlardan iki tanesi, ayrı bir fuaye ile birlikte daha özel etkinlikler için kullanılıyor.

Eşsiz Bir Mönüsü Var!

New York Cafe’de Macar mutfağının leziz mönüsüyle doyacaksın. Tadım olarak bizim kültürümüze çok uzak lezzetler değil. Birkaç örnekle masaya ne sipariş etmelisin, kendi önerilerimi yazıyorum. Viyana şinitzeli, son derece basit ama lezzetli bir yemek, hemen hemen her restoranın menüsünde. Avusturya mutfağından kopup, sofrana geliyor. Sığır eti de birçok efsanenin konusudur, fakat kesin olan bir şey var: Bu gerçek bir Macar uzmanlığı. Başlangıç için meşhur gulaş çorbası güzel bir seçim.

Yolunuz Budapeşte’ye düşerse mutlaka ziyaret etmenizi öneririm.

Avrupa Vizesi Schengen Nasıl Alınır?

Vize, bir ülkeye giriş ve çıkış yapmak için yetkili makamlardan alınması gereken izin belgesidir. İlk kez yurt dışına çıkacak dostlarım…

Comments1

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

You May Also Like