Osmanlı’da muhtaç durumda olan insanlar için aş evleri açılır, durumu olmayanların borçları silinirdi. Sokak hayvanlarına bakılması için maaş verilir; kasaplara, köpeklerin karınlarını doyurmak için bile aylık ödenirdi. Osmanlı’da, insan değerinden ayırt edilmeyen sokak hayvanlarının beslenmesi bir meslek oluşmuştu: Mancacılık…
Dünyanın İlk Hayvan Hastanesi
Dolmabahçe’de kuş, Üsküdar’da kedi hastaneleri, cami ve mezarlıklardaki suluklar, kuş evleri… Yardıma muhtaç leylekler için Bursa’da dünyanın ilk hayvan hastanesi olan Düşkün Leylekler Evi açıldı. Bu ev Osmanlı Devleti’nin, hayvanlara verdiği önemin en güzel örneği olsa gerek.
Avrupalı gezginlerin seyahatnamelerinde Osmanlı’nın hayvanlarını korumaya yönelik çıkarttıkları kanunlar hakkında hayranlıkla anlatılıyor.
Mancacılık Yaygın Bir Meslekti
Osmanlı’daki hayvan sevgisinin meslek haline getirildiği Mancacılıkta halk hayvan yemi satın alır ya da dileyen parasını verirdi. Mancacı da onların yerine sokak hayvanlarını düzenli olarak beslerdi. Özellikle binek ve yük hayvanlarının bakımına ayrı özen gösterilirdi. Atlar, köpekler, güvercinler hepsi el üstündeydi, kanun çerçevesindeydi.
Kuş Yuvasını Bozmak Büyük Suçtu
Ev sahiplerinin; süt için besledikleri evcil hayvanların yanı sıra, çatı aralarında kırlangıçlar, bacalarda leylekler yaşıyordu. Kuş yuvalarını bozmak günah sayılırdı. Top çeken büyük baş hayvanlar, yaşlanınca, ölene kadar iyi bakılmaları için maaşa bağlanıyordu.
Vasiyetnamelerde Bile Hayvanlar Unutulmazdı
Hatta bazı vasiyetnamelerde hane içindeki hazineden hayvanlar için bir pay bile bırakılırdı. Muhtaç olan hayvan bakımları için bağış yapılıyor, kasaplara et için altın bırakırdı.
Mancacının bir diğer görevi ise kış günlerinde dağda bulunan kurt, tilki, çakal gibi yabani hayvanların aç kalarak telef olması kaygısıydı. Dağın eteklerine et ve kemik gibi yiyecekler koyarak yabani hayvanların dağdan inip şehirdeki insanlara bir zarar vermelerini engellerdi.
Ne yazık ki hayvanlara karşı bu adil yaklaşım, Osmanlı toprakları üzerinde batı kültürünün etkisinin artmasıyla azaldı. Başlayan erozyon, günümüze artarak hatta çığırından çıkarak geldi.